15 günlük gezi stajım süresinde incelediğim yerlerin ilki Rodos Adası.
Rodos Ege Denizi'nde ada, Oniki Adaların en büyüğü,Türkiye kıyılarının en yakın noktası olan Bozburun Yarımadası'ndan 18 km mesafededir. Adanın 2004 nüfusu 130.000 olup, bunun 55.000'i Rodos şehrinde yaşamaktadır. Adada ayrıca, Rodos Diagoras Uluslararası Havaalanı ile Rodos şehri arasında kalan kesimde toplanmış 3.500 nüfusluk bir Türk azınlık bulunmaktadır. Adanın flora ve faunasının, genel olarak, Yunanistan'ın kalan kısımlarından ziyade Türkiye'nin batı sahillerini andırdığı kabul görmektedir. Adanın kuzey ucundaki Rodos dışındaki en önemli yerleşim, güneydoğu sahilindeki Lindos'tur. Rodos şehri adanın kuzey ucu sonundadır. Antik çağ sitesi ve modern ticaret limanını içerir. Ana havayolu kapısı Diagoras International Airport'tur. Bu adada 3 günümü geçirdim, Rodos ve Lindos şehirlerini gezdim.
İlk olarak Eski Şehir bölgesinden bahsedelim. Eski Şehir, St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş 4 km'lik surların içinde kalan, UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer almış minyatür bir ortaçağ kenti. Denizden yaklaşırken ihtişamla yükselen surlar en başta dikkati çekiyor. Bu surlar taşlardan yapılma ve kemerlere sahip. Bu kemerlerden şehre giriş-çıkış sağlanıyor. Şehre girilebilen 11 tane kapı var. Girişte Rodos Kalesi'ni görüyoruz.
Rodos Limanı, içerisinde bulunan yel değirmenleri.

Rodos Kalesi
Girişlerden bir tanesi.
Kapıdan girer girmez göze ilk çarpan şeylerden biri yerlerde kullanılmış olan taş kaplamalar. Doğal taşlarla yapılan bu kaplama girinti çıkıntılarla dolu olduğu için yürürken biraz rahatsızlık verse de göze hitap ediyor.

Taşlar çok çeşitli desen ve şekillerde karşımıza çıkıyor.
Yahudi Meydanı'nda cafe ve hediyelik eşya satan yerleri görüyoruz. Yol boyunca sıra sıra birbirlerine bitişik evler var ve bu evler çok katlı değiller. Bir ya da iki katlı olan bu evlerin ilk katları genelde cafe, dükkan ya da çeşitli yerel ya da turistik ürünlerin satıldığı marketler.
Hediyelik eşyalar bölümünden çıktıktan sonra bizi Şövalyeler Sokağı bekliyor.

Şövalyeler Sokağı'na giden yollar dar, dolambaçlı ve üzerleri ya tonozlarla ya da kemere benzeyen tonoza göre daha çizgisel olan ve taştan yapılmış olan yapılarla kapalı. bu yollar sağlı sollu evlerle çevrili, yolu bitişik şekilde yapılmış evler belirliyor ve genel olarak taş kullanımı (boyasız şekilde) göze çarpıyor. Eski Şehir olarak geçmesine rağmen eskiden şövalyeler tarafından kullanılan tek katlık olan ve yolları sağlı sollu çevreleyen bu evler günümüzde aktif olarak konut, konsolosluk, banka veya kafe olarak kullanılmakta. Bu binaların altlarında gizli alt geçitler olduğu söyleniyor. Aktif olarak kullanılan bu Eski Şehir eski haliyle günümüze adapte edilmiş durumda. Dar sokaklardan tüm arabalar geçemese de motorsikletler tarafından aktif olarak kullanılmakta, onun haricinde bazı kalıntılar arası veya kale girişlerinin kenarları da otopark olarak kullanılmakta. Ortaçağ şehrinin içine modern dünyamızdan parçalar yapıştırılmış gibi duruyor.


Tüm bu arabaların geçebileceği kadar geniş olan yollar ve arabalar tarafından kullanılışları.
Yapılar eski hallerine zarar verilmeden korunuyor. Büyük özenle korunan bu yapıların üzerlerinde eski zamanlardan kalma sembolik bazı objeler de durmakta.
Yeni olarak koyulmuş olan tabela vb. objeler haricinde boyamak gibi bir müdahalede bulunulmamış.Sokak boyunca yürürken açık olan kapılardan kafamızı uzatınca veya bahçe kapısı olarak nitelendireceğimiz yarıgeçirgen kapılardan bakınca bu taş binaların içinde yemyeşil bahçeler olduğunu görmekteyiz.




Büyük Üstadlar Sarayı, Şövalyeler Sokağından geçerken yine aynı şövalyeler tarafından yaptırılmış olan bir saray. 19. yüzyıla kadar ayakta durmuş ancak 1856'da patlamada havaya uçmuş, 1930'da da İtalyanlar tarafından onarılmış.
Kulelerin hakim olduğu bu Ortaçağ Kalesi eski Rodos kentinin merkezini oluşturur. Şehir surlarının kuzey batısında yer alan valilik ve bazı devlet binaları ise 20. yüzyıl başında İtalyan egemenliğinde yapıldığı için İtalyan mimarisinden de izler taşır.
Sarayın içinde mozik kaplamalar bulunmakta. Restore edilen yerler, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma mozaiklerle süslenmiş. Aynı zamanda salonda bulunan bu taş heykel de Helenistik Dönem'e ait bir heykel.
Rodos’ta Sokrates Caddesi çok hareketli bir yer. Şehrin girişindeki bol bol sağlı sollu dükkanlar bulunduran yer gibi, zaten şehrin içinden yukarı doğru tarihi yapılara giderken içinden geçiliyor.
Eski şehirde yer alan Sokrates Caddesi Rodos’un en önemli caddelerinden biri. Bu caddenin sonunda, 1523 yılında inşa edilmiş şehre hakim bir tepede Süleymaniye Camii yer alıyor. Camiye gelmeden önce de Hipokrat Meydanı'nda yer alan çeşme göze çarpıyor.
Camii evlerin çok yüksek olmaması sayesinde dolaşılan süre boyunca uzun süre görülebiliyor.
Mimarının Mimar Sinan olduğu söylenmektedir.Yapı
ilk Osmanlı camilerinin geç dönemlerde yapılan örnekleri arasında yer
almaktadır. Sekiz sütuna oturan kubbesi
vardır. Ağaç işlemeciliğinin nefis örneklerinden olan minber kestane
renginde olup üzerine altın renginde ayetler yazılmış.
Caminin
avlusunda sekiz kemer üzerine oturmuş bir şadırvan vardır. 1987 yılında caminin minaresi yıkılma tehlikesiyle karşı
karşıya bulunduğundan vinç yardımıyla yıkılarak eski uzunluğunun üçte
bir uzunluğunda aynı görünümde tekrardan aslına uygun olarak yeniden
inşa edilmiş. Minarenin taşlarının güçlendirilmesi titan elementinden
yapılmış, ayrıca caminin kubbelerindeki kurşun da değiştirilmiş.

İç mekan
.

Camii'nin dış cephe tarafında bir güneş saati bulunmakta

Camii'nin hemen karşısında başka bir Osmanlı yapısı daha bulunmakta. Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi.
Yapı iki kubbe ile örtülü giriş salonu ile bir odadan oluşmakta. Kütüphanede İran, Arap ve Batı
dünyasından getirilmiş astronomi, tıp, matematik ve hukuk kitaplarını
oluşturan toplam 1250 el yazması eser bulunmakta.Kütüphanede ayrıca yüzlerce çeşit
Kur’an-ı Kerim tefsirleri bulunmaktadır.


Duvar kalınlığı fazla (yığma duvar) ve çift katmanlı pencereler var. Kapı ve kapıkolu özenle işlenmiş.
Süleymaniye Medresesi bir başka Osmanlı yapısı. 1876 yılında adada sürgünde bulunan Osmanlı aydınlarının öncülüğünde yaptırılmıştır. İlk, orta ve lise olarak hizmet vermiştir.
1972 yılından itibaren 13. Şehir ilkokulu olarak adlandırılmıştır. Bina Evkaf İdaresi tarafından 1976 yılında onarılmıştır. Adadaki birçok yapı gibi bu medrese de tadilatta.Başka bir Osmanlı yapısı olan ve şu an faal olarak kullanımda olan tek camii İbrahim Paşa Camii.


Çokça Osmanlı yapısı gördükten sonra son olarak da Sultan Mustafa Paşa Camii'n görüyoruz. Diğerlerinden farklı olarak ilk bakışta camii olduğu anlaşılmıyor.

Son olarak Rodos'ta dikkatimi çeken anıtlardan bir tanesi de naziler tarafından öldürülen Yahudilere adanmış olan mermer anıt.
Eski Şehir'i gezdikten sonra Rodos'un bir başka ünlü şehri olan Lindos sıradaki durak.
İtalyan mimari stilinin Yunan kültürü ile birleştiği bi yer burası. Lindos Rodos'un doğusunda bulunuyor. Beyaz evleri, mavi pencereleri, dar sokakları, tepede bulunan kalesi ve bu kaleden görünen manzarası ile çok ilgi çeken bir yer.
Köyün kurulduğu tepenin etrafından kıvrılarak çıkan dolambaçlı sokaklardan giderken evlerin bahçeleri çok net görünmekte.
Köyün merkezinde, Panagias Kilisesi var.

Panagias Kilisesi'nin çan kulesi.
Lindos Akropolis şehrin en tepesinde, Akropolis’in zirvesinde de Lindos Athena Tapınağı var. Antik dünyanın en kutsal yerleri arasında yer alan tapınağı Büyük İskender, Troyalı Helen ve Herakles’in de ziyaret ettiği söylenir.
Haçlı Kalesi
Athena Tapınağı
Akropol'e ve Kale'ye eşeklerle çıkılabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder