Bu ada kuzey-güney doğrultuda 50km'lik bir uzunluğa sahip.
Chios hem Sakız Adası'nın merkezi hem de şehir merkezinin ismi. Hiçbir şey bilmeden adaya girdikten sonra turizm acentelerine gidip turlara katılacaktık ancak saatlerini kaçırdığımız için ilk günü keşfe ayırdık. Otobüs şöförü bizi adanın merkeze yakın en güzel sahili olarak nitelendirilen Karatzas'a götürdü.
Ertesi gün merkez Chios'u gezmekle Sakız Adası turumuza başladık.
Merkezin sahil şeridinden arkalara dogru gidildikçe birbirinin içine giren yollar var. Bu yollar yer yer arabaları giremeyeceği kadar dar yollar. Diğer adalardan farklı olarak Sakız Adası fazlaca şehirleşmiş gibi görünüyor.
Dar,çıkmaz sokakların yanlarında bakımsız eski evler var.
Eskiden kalma yığma taş duvarlı yapılar ve bu yapıların içinde birsürü hayvanıyla birlikte yaşayan ada sakinleri var.
Ara sokaklardan çıktıktan sonra Ortaçağ Kalesi göze çarpıyor. Sakız Adası rıhtımının kuzeyinde adanın orta çağ ve modern tarihinde hem sivil hem de askeri merkez olarak önemli bir rol oynamış olan bu kale yaklaşık Bizans yapısıdır ve (9. yüzyıl ve 10. yüzyıl) Cenova kalesi olarak anonimleşmiştir.
Şehir merkezinden uzaklaştıkça yüksek duvarlı evler dikkat çekiyor. Bu 2-3 metre uzunluğundaki duvarların yapılış sebebi narenciyeleri rüzgardan korumak ve tabii ki mahremiyeti sağlamak. Yaklaşık 10 dönümlük araziler içerisinde bir taş konak yapılırmış ve çevresi de duvarlarla çevrilirmiş. Kullanılan taşın bir özelliği de konaklarda nem-rutubet oluşumunu engellemesi.

Bahçeler içinde, bitişik müstakil harika evlerin arasında
daracık yollarda ilerlerken dikkatimizi çoğu evin yanındaki küçük patikadan ana yola bağlandığı yerlere koyulmuş aynalar çekiyor. Trafik kazalarının
çok olduğu bu yerde, ölenlerin yakınları tarafından koyulan bu anıtlar insanlara trafikte dikkatli olmaları gerektiğini anımsatıyor. Hıristiyaninancında bir gelenek haline dönüşen ölüyü anma gösterisi sayesinde küçücük ada
caddelerinde ne kadar sıklıkla ölümcül kazaların yaşandığını görebiliyoruz. Bu anıtların içlerinde ölülerin fotoğrafları ve bazı kişisel eşyaları ile onların ruhlarına yakılan mumlar mevcut.
Armolia Köyü: Bu köyde Sakız Ağaçlar'nı yakından görüyoruz ve burası hakkında ilginç bilgiler alıyoruz. Adaın sadece Güney bölgesinde düzgün şekilde kuruyan sakız alınabiliyormuş ve dünyanın başka hiçbir yerinde yetişmiyormuş sakız. Bu yüzden ağacı kesmek bir tarafa dalını koparmak, sakızlara dokunmak bile yasak.
Mesta Köyü: Dış duvarlar köşelerinde, iki üç noktada, küçük kuleler bulunan bitişik siperler içermektedir. Her ortaçağ köyünün ortasında sakinlerin herhangi bir saldırı sırasında hareket edebilir bir köprü ile sığındığı koruma kulesi yükselmektedir. Sokakları dar, kaldırım taşı döşelidir ve merkez kuleye bağlanmaktadırlar. Sık aralıklarla çapraz ark yolları, kemer ve arkların odaları desteklediği gibi, yapıyı desteklemektedir. Bu köy bir Kaleköy'dür, ticaret ve para akışının olduğu bu köye korsanlar çok saldırmaktaymış bu yüzden evlerin fonksiyonel karakteristiği koruma için düzenlenmiştir. Evler bitişik, çatıları aynı yükseklikte ve dış cephelerinde pencere yok bu yığma yapıların. Bu penceresiz cepheli evler köyün sınırını oluşturmakta. Evler 2 katlı ve evler arası geçişler var. Eskiden ilk kat hayvan barınağı ikinci kat ev olarak kullanılıyormuş. |

Köy avlular etrafında örülmüş gibi, en genişlediği yerde restoranlar var.
Kapıların üzerinde anahtar bırakılabilinecek kadar güvenli bu şehir. Yaşlı insanlar birbirlerini kontrol edebilmek amaçlı bırakıyorlar anahtarlarını kapının üzerinde.
Siyah giymiş kadınlar da kocalarını kaybedip birdaha hiç evlenmemiş ve kendilerini hayır işlerine adamış kadınlar bu adada çokça karşımıza çıkıyorlar.
Yollar dar ve bazı yerlerinde karşılıklı evler birbirlerine bağlandıkları için tonoz şekilinde olan tünellere dönüşebiliyorlar.
Taşlar üst üste bindirilerek kendş kendilerine taşıtılmış ve bir kemer oluşturulmuş.

Pirgi Köyü: Adanın damla sakızının üretildiği güney kısımlarında yer alan ortaçağ köylerinden biri olan Pirgi, en iyi sakız üretilen yerler arasında gösteriliyor.
Bu köyün mimarisi de Ceneviz döneminde sıkça yaşanan korsan saldırılarından korunabilmek amacıyla şekillenmiş. Bitişik şekilde yapılan köy evleri, köyün surlarına birleşik şekilde yapılmış. Bu surun kapıları her gece kapanırmış ve köy kare şeklindeki bir kulenin etrafında oluşmuş.
Pirgi köyü Sakız Adası merkezinin 25 Km güneyinde inşa edildiği zamandan beri (13.-14. yy) zarar görmeden durabilmiş olan nadir köylerden biri. Bu köy dar sokakları, tarihi yapıları ve aralarından 13. yüzyıldan kalma Bizans kilisesi St. Apostles ve xysta isimli siyah beyaz geometrik şekil kombinasyonlu dış duvarlı evleri ile ilgi çekiyor.
Taş evlerin üzerinde mozaik gibi görünen bu kaplama şekli bir sıva tekniğinin ürünü. Xysta adı verilen bu geometrik şekillerde görülen beyaz renk kireç, siyah renk ise volkanik taşlardan elde edilmiş boya. Bu geometriler kazınmış duvar süslemeleridir.Önce siyah boyayla boyanan duvarlar sonra beyaz kireçle sıvandıktan sonra istenilen geometriler kazınmaya başlar ve böylece siyah beyaz geometrik şekiller oluşturulur, bu teknik "italyan sgraffiti"ye benzemektedir. Antonios Domestichos Kritos'a ait bir eser olan duvar resimlerinin yapılış tarihi 1665'li yıllara uzanmaktadır ve yoğun bir halk dilinin kullanılması bu eserin temel karakteristik özelliğidir.
Sokaklarda herkes dışarda oturuyor, hayatı dışarda evlerinin önünde hep birlikte yaşıyorlar.
Özel domatesleri duvarlara asılarak kurutuluyor.
Balkonların altına kadar evlerin dış cephelerinde bulunan nerdeyse her yer bu sıva tekniği ile oluşturulmuş.
Her evde kendine özel deseneler oluşu çeşitliliği sağlıyor ve görsel olarak insanı sürüklüyor.
Dar sokaklarda sürekli akan geometriler.
Evlerde ahşap kapı ve pencereler var.
Dar sokakların tonozlu yapıları. Bu tonozların üzerinde evlerin devamları (birbirlerine geçişler) bulunmakta.
Yığma tonozlar, taşları rahatlıkla görebiliyoruz.
Dar sokaklarda kemerler.

Pirgi'deki kule. Evlerin tam ortasında kalıyor.

Direk olarak göremediğimizi taş bir kemerler silsilesinin ardından görünen ve bir Bizans kilisesi olan
Agioi Apostoloi
Pirgi'de de uzun uzun dolaştıktan sonra sahil şeridine gittik ve orada manzaraya karşı yemeğimizi yedik.

Ana kilise(katalikon) sekizgen kubbeli kiliselerin en önemli örneklerindendir mermer ve mozaiklerle dekore edilmiştir. Kilisenin batı tarafında koruma kulesi yer almaktadır ve manastırın çevresi düzensiz bir plana ve çevreleyici duvara sahiptir.
Çeşitli sahnelerin anlatıldığı mozaikler.
Kuzey Sakız Adası çevre ve üretkenlik konularında güney kısımdan oldukça farklılaşmaktadır. Konutlar küçük ve izole edilmiştir ve her zaman denizden uzaktadırlar. Evler kabaca inşa edilmiştir, ve tek Cenova etkisinin izleri, yazılı kaynaklar bir kenara, köylerin merkez kulelerinde görülmektedir. Ancak Aavatos köyünde hiçbir koruma kulesi yoktur.

Osmanlıların çok sert şekilde Sakız Adası halkına müdahalesi (Sakız Adası katliamı) sırasında adanın "ulaşılamaz" olan en stratejik noktalarından olan bu köye sığınmış halk. 1822 yılındaki bu müdahale sonucu halk burayı terk etmiş, depremden sonra da iyice yıkılmış bu bölge ve tamamen terk edilmiş.
Anavatos denize çok yakın olmasına rağmen denizden burayı görmek imkansız, bunu bir avantaj olarak kullanmışlar tarih boyunca ve mesjlarını bu şekilde iletebilmişler.



Terkedilmiş olduğu için içinde bazı riskleri bulundurduğuna dair olan bilgilendirme tabelası
Dar ve eğimden dolayı bol merdivenli yollar.
Taşların üst üste gelmesiyle oluşturulan yığma yapılar, giriş ve çıkışlar için ve aynı zamanda pencereler için kullanılmış olan kemerli yapı göze çarpıyor. Evler çoğunlukla düz çatılı.
Sınırların içerisinde 400 civarında konut var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder